İnme inmeden bilinmesi gerekenler

İnmenin, damar tıkanması ya da beyin içi kanama nedeniyle geliştiğini ifade eden Önal, hastalığın damar sertliği, emboli, nadiren travma, enfeksiyon veya tümoral bir olaya bağlı olarak da gelişebildiğini söyledi. Prof. Önal, inmenin basit bir anlatımla, beynin herhangi bir bölümünün kanlanmasının aniden kesilmesi anlamına geldiğini belirterek, beyin hücrelerinin sürekli oksijene ihtiyaç duyduğunu, kan akımının durmasıyla bu hücrelerin harabiyete uğradığını veya öldüğünü açıkladı.

HER 100 KİŞİDEN KAÇINDA GÖRÜLÜR

İnmenin, zaman zaman ‘beyin krizi’ olarak da isimlendirildiğini aktaran Prof. Dr. Önal, şunları söyledi:

“Bir kan pıhtısına bağlı kan akışının durmasıyla oluşan iskemik inme, 10 inme hastasının 7’sinde görülür. Hemorajik inme ise bozulmuş ya da incelmiş bir damarın yırtılması ile oluşur. Çok az bir grup hastada inme sebepsiz olarak gelişebilmektedir. Kalp ve kanser hastalıklarından sonra dünyadaki üçüncü en sık görülen ölüm nedeni inmedir. İnme dünyada ileri yaşlarda sakatlığa neden olan birinci hastalıktır. İnme sıklıkla 65 yaş üzerinde görülür. 75 yaş üzerinde, her 100 kişinin birinde inme görülmektedir. Bebekler de dahil olmak üzere her yaşta görülebilir.”

Önal, beynin farklı bölümlerinin vücudun farklı kısımlarının kontrolünü sağladığını ifade ederek, beynin etkilenen bölgesine ve etkilenen bölgenin büyüklüğüne bağlı olarak hastanın sağlık durumunun değişiklik gösterdiğini vurguladı. Ani olarak ortaya çıkan klinik durumda, özellikle kol, bacak veya her ikisinde güçsüzlük görülebildiğini, bunun tam veya kısmi felç olarak gözlenebildiğini aktaran Önal, yüzde kayma, konuşmada, yutmada, iletişimde, dengede ve görmede bozulma ve vücudun herhangi bir yerinde uyuşma olabildiğine dikkati çekti.

Prof. Dr. Önal, baş ağrısının da özellikle kanamalarda görüldüğünü ve bilinç bozukluğunun hafif veya çok ağır (koma) şeklinde olabildiğini söyledi.

HAREKETSİZLİKTEN UZAK KALINMALI

İnmeye bağlı gelişen klinik tablonun 24 saatten kısa sürdüğü durumların da ‘mini inme’ olarak adlandırıldığını aktaran Önal, bu kişilerin, hastalığın kalıcı hale dönüşme olasılığı en yüksek hasta grubu olduğunu belirtti. Bu süreçte nöroloji uzmanlarının, ihtiyaç halinde radyoloji ve beyin cerrahi uzmanları ile birlikte çalışabildiğini dile getiren Önal, ‘Ancak bu tedavi yöntemlerine rağmen tedavi oranı çok yüksek değildir. Hatta tedaviye bağlı komplikasyonlar ile ölüm gerçekleşebilir. Bu nedenle korunmak daha önemlidir. Riskli hasta gruplarının, uygun kontrol ve tedavilerini aksatmaması gerekir.’ Uyarısı yaptı.

Prof. Dr. Önal, inmeden korunmak için sigaradan, alkolden, hareketsizlikten uzak durulması gerektiğine işaret ederek, ayrıca yüksek kan basıncı, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliğinin mutlaka tedavi edilmesi ve uygunsuz diyetten uzak durulması gerektiğini vurguladı.

DHA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir